DURDURULDUK

 In Koçluk

Durdurulduk!

Bir telaş aldı beni… Normalleşme denen yeni düzen başlayacakmış. Fakat ben daha bu corona günlerinde düşündüklerimi ve hissettiklerimi yazmadım ki. O yüzden şimdi çalakalem…

Durdurulduk! Tam da böyle hissetmiş ve birçok yerde dile getirmiştim. Dün bir yazıda önüme geldi bu ifade ve dürttü beni. Hatırlayın; yaşam ne kadar hızlıydı. Hep bir telaşımız vardı. Oradan oraya koşuşturup dururken geçiyordu yaşam. Veeeee doğa bize dur dedi.
Kendine gel!
Ne yapıyorsun! Kim olduğunu hatırla!
Ne için yaşadığını hatırla!
Kendine gel!

Başlangıçta çok anlayamadık belki. Korku beynimizin idrak hücrelerini yiyip bitirmişti.  Kimse, uzmanlar bile hiçbir şey bilmiyordu.   Bir tarihe tanıklık ediyorduk. Torunlarımıza anlatacak birçok hikâyemiz vardı artık.

Kendimizle sıkılmadan kalmak zordu. Evdekilerle ilişkiler daha zordu. Bir de hep endişe…

Hâlbuki artık çok zamanımız vardı. Eksikliğini en çok hissettiğimiz. Kendimize dönmeliydik. Ben kimim? Ne yapmak istiyorum? Nasıl yaşadım? Böyle yaşamaya devam etmek istiyor muyum? Hayatta en çok değer verdiğim neler var? Bu değerlere uygun yaşıyor muyum? Geriye dönüp baktığımda, kendimden, hayatımdan nasıl bir miras bırakmış olacağım? – para, pul, mal, mülk değil kastım. Ya ilişkilerim? Nasıl hatırlanacağım? Kalpten mi, yoksa…? Ya hayata dair, geleceğe dair kaygılarım? Onlarla nasıl başaçıkacağım?
Böyle bir içe dönüşe, iç gözleme dayanabilir miyim? Neyse ki, hala birazcık daha vaktim var.

Güzel şeyler de oldu. Dayanışma, yardımlaşma, destek, takdir etme, işbirliği, nezaket, şefkat… Bu değerlerin de bu dönemde uyanmaya başladığını görmek umut verdi. Bu tohumlar, bereketli olur, güzel çiçekler, meyveler verir diye bekliyorum. Bu değerler neden ortaya çıktı? İnsan ruhu sonu gelmez bencilliğinin,  böyle hayatta kalma mücadelesi verdiği dönemlerde, artık işe yaramayacağını – en azından bazılarımız- anlamış olsa gerek.
Peki, asıl sonrası… Şimdi belki zihnimizi daha çok kurcalayan bu. Bu meseleye toplumsal, ekonomik vb. açılardan değil, uzmanlık alanım değil, tamamen bireysel açıdan bakacağım:

  1. Bu şekilde durdurulduktan sonra, mutlaka ki bir yavaşlama gereklidir. Zihni yavaşlatmak, zihnimizin içinde olup bitenleri mercek altına yatırıp, gözlemleyebilmek ve hızlanmasına engel olacak şekilde, en çok ihtiyacı olan huzurla onu destekleyebilmek. Nasıl? Huzurlu düşünceler yaratarak, huzurlu düşünmeyi, hissetmeyi bilerek, isteyerek seçerek…
  2. Asıl mesele Sadeleşmek de. Daha sade yaşamak… Bu minimalist bir yaklaşımdan daha farklı. Sade yaşamak, sadece ihtiyacım olanla yaşamak, azla yetinebilmek demek bana göre. Zihnin sürekli “İstiyorum, istiyorum. Onu da istiyorum, bunu da istiyorum. Oraya gitmek de istiyorum. “ diyen doğasının önünü kesebilmek. Bunun da bir çeşit açgözlülük, hırs, doymak bilmeyen bir “yapma, etme, gelme, gitme” hali olduğunu sadeleşerek anlayabilmek. Bu arzular, istekler bu şekilde tatmin edilebilseydi, sürekli biri diğeri ardına ortaya çıkmaz, bizi peşinden koşturarak bu kadar kendimizi bilmez hale getiremezdi. Doğayı böylesine sömürmezdik, güzelliklerini seyrederek içinde olacağız diye yakıp yok edip kül etmezdik mesela. Bir Greta Thurnberg ortaya çıkmazdı bize ne yapmakta olduğumuzu hatırlatmak için. Artık seyahat etmek bile az kolay. En azından bir süre… Olduğumuz yerle yetinmek ve hoşnut kalmak durumundayız. Bu şekilde hoşnut kalabilmeyi öğrenmek ruh sağlığımız için son derece gerekli.
  3. Son olarak da Belirsizlik ile yaşamayı öğrenmek. Artık kesin ya da önceden tahmin edilebilir olan şeylerin hayatımızda giderek azaldığını fark ediyoruz. Bu belirsizlik yeni normalimiz. Bununla barışmalıyız. Nasıl? Gerçek dengenin içsel bir denge olduğunu, bu içsel dengeyle dışarıdaki dünyayı yönetmemizin gerekliliği giderek öne çıkıyor. Belirsizlikle barışabilmek ve onunla yaşayabilmek için kendi içsel bilgeliğimiz ve sezgilerimize güvenmek durumundayız. Sezgileri güçlendirmek ise daha çok içe dönüşle ve sessizlikte kalarak mümkün.

Yazımı çok uzatmak sabrınızı sınamak olacak.  Sizden bu kadarını talep edemem şimdi.  Bir sonraki yazıda, Sadeleşmek konusunda bilinçli farkındalık – mindfulness üzerinde düşünüp çalışabileceğimiz pratiklere yer vereceğim.

Bunu içsel bilgeliğimizi artırmak üzerine diğer pratikler takip edecek. O halde yakın bir zamanda yeniden buluşacağız.

Bu durmuş, aşırı yavaşlatılmış hayatı yaşamaya devam ederken, neyi hangi duyguyla yaptığımızın farkında olalım. Çok sıradan eylemleri yaparken bile, farkındalığımızda huzuru ve içsel bir neşe halini daha çok yaratmayı hedefleyelim.

Dilerim bunu getireceği fark yaşamınızda belirgin hale gelsin, kendi armağanları size getirsin.

Evde kalın, ama huzurlu ve mutlu kalın.

Neşe Akar

Recent Posts
Benimle İletişime Geç

Şu anda buralarda değilim. Ama bana bir e-posta gönderebilirsin, en kısa sürede size geri dönerim.