NOSCE TEİPSUM – KENDİNİ BİL!
Siz kimsiniz?
Bu öyle bir bilmece ki, yüzyıllar öce de filozofları düşündürmüş, şimdiki gibi… Sokrat kendini bil öğüdü için, “kendime baktıkça hiçbir şey bilmediğimi biliyorum demiş. Kendini bulmak için, kendin düşün.” Ve o kendisiyle ilgili hakikate ulaşmak için düşünmüş, düşünmüş, düşünmüş.
Hepimizin de kendi kendimize bir Sokrat olmamız gerek.
Ben neden benim? Ne için buradayım? Hayatı neden yaşıyorum? Sadece yemek, içmek, eğlenmek, gezmek için mi? Yoksa hayata dair daha derin bir anlayış söz konusu olabilir mi? O zaman neler kaçırıyorum?
Kendime daha yakından içe dönerek baktığımda, kendimi çalıştığımda önce yüzeysel olarak kim olduğumu göreceğim. Birçok yüz göreceğim. Bu beni aldatmamalı. Çünkü bugüne kadar yaşadığım her şey, karşılaştığım herkes, tüm anılarım bana şekil vermiş, bugünkü beni yapmış, bu birbirinden farklı yüzleri yaratmışım. Bu katmanlar beni öylesine örtmüş ki, Gerçek Ben, burada var olduğunu sanan “Ben” kendini bu sonradan edindiği diğer kimliklerin içinde kaybetmiş. Kendine dair farkındalığını yitirmiş. Bir amnezi yaşamaya başlamış, kısacası kendini, orijinal varlığını unutmuş.
Şimdi o “Ben” kendini bulmaya cesaret ettiğinde, çünkü bir kahraman olması gerekiyor, karşılaştığı şeyler bazen hoşuna gitmeyecek, kendi hakikatine doğru ilerleyecek.
Aynalar sarayından geçecek, karşılaştığı herkes onun görmek istemediği yüzlerini yansıtacak ona… Görmek acı verecek. Ama o “Ben” e ulaşmaya değer. O “Ben”i inşa etmek için, aynalarda gördüğüyle kavga etmeyi bırakıp tüm enerjisini yeniyi inşa etmeye, onu önünde tutmaya odaklamalı.
Ejderhalar çıkacak karşısına, endişe, şüphe ve korku ejderhaları… Yakmak isteyecekler hakikati. Kemirecekler içini. İhanete uğrayacak, bizzat kendisi tarafından. Kendi kendini aldatacak. Bunu gerçekten yapmak istiyor muyum diye?
Arzuları esir edecek onu kendine, gölgelerin peşinden koşmaya başlayacak zaman zaman. Nihayet artık bitap düştüğünde arzularının beyhudeliğini fark edecek. Ve hala hiç bir şeye sahip olamadığını ve olamayacağını da…
Yolunda özgürce devam etmek istedikçe, görünmeyen ne kadar çok zincirle ve iple kendini bağladığını görecek artık ustalaşmış olan, görünmeyenin de ötesini gören keskin gözleri.
Yolun uzunluğunu, zorluğunu yaşadıkça öfke duyacak bazen. Bazen hayal kırıklığı… Hayır, aldanmamalı. O “Ben” için her şeye değer. “Çünkü o sensin. Aslında onu kaybetmek ve tekrar bulmak için buradasın! Serüveninin adı “Geriye Dönüş”. Yolculuğun, bu hatırla!”
Bazen muhteşem melodiler çalınacak kulağına, ne hoş kelimeler, alkış sesleri duyacak! Nasıl da okşayacak egosunu. Aslında ben neymişim diyecek! “Hayır, hayır o sensin değilsin! İnan.” O sadece bir yanılsama. O “Ben” in bu alkışlara hiç ihtiyacı yok. O zaten kendisi tam, bütün ve mükemmel. Hiçbir şey aramıyor. Hiçbir şeye ihtiyacı da yok.
Hayat ona bilmeceler sormaya, sınavlar vermeye devam edecek. Her şey ve herkes ona öğretecek. “Hiçbir şey bilmiyorum ve öğrenmeye devam diyorum, hayat senin büyüklüğünün önünde eğiliyorum” dediğinde artık hayatın en iyi öğrencisi olmuş demektir. O zaman ödüller vermeye başlar hayat. Bazen dönülmez gibi görünen köşeleri geçtiğinde ummadığı armağanlar alır. İyi dilekler yolundaki engelleri kaldırır, aşar geçer.
“Artık sadece sevgi olduğunda bil ki, yaklaştın gerçek “Ben”e.”
Ve O’na ulaştığında… Kim bilir!
Kendini Bil!
Neşe Akar