KENDİNİ HATIRLAMAK
Her sabah kendimize bakarak kendimizi hatırlamalıyız, hatırlamak diyorum çünkü yapmamız gereken tek şey, kendimizde, tohumda saklı olan potansiyeli açığa çıkartmaktır. Sırrımız tohumdadır, özümüzde… Doğadaki bütün tohumlar ne olması gerektiğini bilir, papatya tohumunun papatya olacağına dair hiçbir kuşkusu yoktur. O doğallıkla papatya olur, doğasındaki güzelliği sergiler, hiçbir zorlama olmadan, kimlik kaygısı yaşamadan, nasıl görüneceğim diye endişelenmeden, diğer papatyalar ne der diye tasalanmadan… Öylesine kolay ve doğal!
Her sabah kendimize bakıp da kim olduğumuzu, en güçlü yönlerimizle kim olduğumuzu hatırlamak ve daha kim olmak istediğimize dair kararlılığımızı yenilemek, kendimize her sabah, şafağın netliğinde bakmak bizi tazeler, yepyeni bir enerji verir ve ferahlatır. Aynı serinlemek için kullandığımız pervaneler gibi… Pervaneler ne kadar hızlı dönerse o kadar çok serinlik verir. Kendimize ne kadar güçlü bir şekilde bakarsak, bizi aşağıya çeken yönlerimizden o kadar kurtulur ve hafifleriz. Bu bakış öylesine güç verebilir ki, böylece kendi zayıflıklarımıza meydan okuyacak gücü içimizde bulabiliriz. Kendimize bakmak bakışlarımızı ve idrakimizi o kadar keskin hale getirir ki, bizi sabote eden o zayıflığın bir parçasını her gün biraz yok edebilir ya da bir anda başını kesip atabiliriz. Zayıflıklar on başlı canavar gibi, birini kesseniz, diğeri ortaya çıkar, sonra bir diğeri. Tek güçlü yöntem, tek çare kendimize bakmak…
En çok yaptığımız şey, kendimize bakmak yerine başkalarına bakmak oluyor. Çünkü daha kolay… Başkalarına bakmak ve eleştirmek, bakmak ve kendimizi haklı çıkartmak, bakmak ve kendimizi daha üstün görmek, bakmak ve kendimizi içten içe yüceltip daha iyi hissetmek, bakmak ve suçlamak… İçeriye bakacağımıza sürekli dışarıya bakmak…
Hâlbuki kendimize baktığımızda kendimize yapacak daha çok iş çıkıyor…:)
Ve bu çok daha onurlu…
Her sabah kendimize bakıp da kim olduğumuzu, en güçlü yönlerimizle kim olduğumuzu hatırlamak ve daha kim olmak istediğimize dair kararlılığımızı yenilemek, kendimize her sabah, şafağın netliğinde bakmak bizi tazeler, yepyeni bir enerji verir ve ferahlatır. Aynı serinlemek için kullandığımız pervaneler gibi… Pervaneler ne kadar hızlı dönerse o kadar çok serinlik verir. Kendimize ne kadar güçlü bir şekilde bakarsak, bizi aşağıya çeken yönlerimizden o kadar kurtulur ve hafifleriz. Bu bakış öylesine güç verebilir ki, böylece kendi zayıflıklarımıza meydan okuyacak gücü içimizde bulabiliriz. Kendimize bakmak bakışlarımızı ve idrakimizi o kadar keskin hale getirir ki, bizi sabote eden o zayıflığın bir parçasını her gün biraz yok edebilir ya da bir anda başını kesip atabiliriz. Zayıflıklar on başlı canavar gibi, birini kesseniz, diğeri ortaya çıkar, sonra bir diğeri. Tek güçlü yöntem, tek çare kendimize bakmak…
En çok yaptığımız şey, kendimize bakmak yerine başkalarına bakmak oluyor. Çünkü daha kolay… Başkalarına bakmak ve eleştirmek, bakmak ve kendimizi haklı çıkartmak, bakmak ve kendimizi daha üstün görmek, bakmak ve kendimizi içten içe yüceltip daha iyi hissetmek, bakmak ve suçlamak… İçeriye bakacağımıza sürekli dışarıya bakmak…
Hâlbuki kendimize baktığımızda kendimize yapacak daha çok iş çıkıyor…:)
Ve bu çok daha onurlu…