BUGÜN (20 Mart) DÜNYA MUTLULUK GÜNÜ DE… BEN MUTLU MUYUM?

 In Hayat

Mutlu musunuz gerçekten?  Bir emoji ile yanıtlamayın lütfen.

Bugün (20 Mart) Dünya Mutluluk günü ilan edilmiş Birleşmiş Milletler tarafından. İnsanların yaşamlarında mutluluğun önemini anlamaları için kutlandığı belirtiliyor ve herkes kutlamaya davet ediliyor.

Butan krallığı 1972 de Gayri Safi Milli Mutluluk, Mutluluk Ekonomisi gibi tanımları dünya ile tanıştırmış. “Gayrisafi Milli Mutluluk, Gayrisafi Milli Hasıla’dan daha önemlidir” felsefesini Birleşmiş Milletlere taşıyarak 20 Mart’ın Dünya Mutluluk Günü olarak kutlanmasına ön ayak olmuş.

Amacım sizi bu tarihsel bilgilerle sıkmak değil. Devletler mutluluk hakkında düşünürken, bireyler kendi mutlulukları ile ilgili neler düşünür ve ne yaparlar diye sormak ve bireysel mutluluk hakkında biraz düşünmek.

Mutluluğu insan hayatının amacı olarak nitelendirmiş düşünürler.  Bana en çok dokunan tanım Farabi’den:  İnsanın yüce bir amaç olarak ulaşabileceği en yüksek iyilik hali… Her insan mutluluğu ve o iyilik halini arıyor gerçekten. Mutluluk olmazsa, hayatın anlamı nedir? Tatsız ve kuru bir hayat olmaz mı o zaman? Mutluluk kolay elde edilebilir mi? Neye bağlıdır mutluluğumuz? Hayatımızda bir kariyer seçeriz, eş seçeriz, nerede yaşayacağımızı seçeriz ama mutluluğu seçmeyiz. Mutluluk şansa mı bağlıdır? Bir formülü var mıdır? Ne dersiniz?

Bence var. Bu söylem çok iddialı görünse de kendi hayat deneyimime dayanıyor.

Güçlüdür mutluluk, bir ortamı bile değiştirebilir. Coşku getirir, ilişkileri dönüştürebilir, bedensel sağlımızı iyileştirebilir. Sağlıktaki ilk unsur mutluluktur çünkü mutlu olduğumuzda bağışıklık sistemimiz bile güçlenir.

İş gibi, eş gibi mutluluğu da BİZ seçelim. Hayatımızda mutluluğu sağlayan şartlar değil. Mutluluğu seçtiğimde mutlu olmayı umutla beklemem, başka birisinin beni mutlu etmesini beklemem.

Mutluluğun sırlarından birisi mutluluğu sevmektir. Bu bir seçimdir. Yunanlı filozof Sokrat der ki; “Bilgelik en yüce mutluluk sanatıdır” çünkü en büyük bilgelik hayatta mutlu olmaktır. Üzüntü nedir? Ne zaman üzüntü dalgalarına kaptırırsam kendimi, hayatımda bir yerlerde bir bilgelik eksik demektir.

Bana kim üzüntü verir? Birisi bana bir şey söylerse ve kendimi üzgün hissedersem, beni ne üzmüştür? Karşımızdakinin tavrı mı yoksa tepkim mi beni üzmüştür? Aslında tepkimden dolayı üzüntü hissederim. Mutluluğumu kontrol eden ben olmalıyım. Sizin bana verdiğinizi kabul edecek miyim yoksa etmeyecek miyim? Üzüntüyü egomuz kabul eder, ego üzüntüyü kabul etme bağımlısıdır.

Kendime sormalıyım: “Mutluluğu nerede arıyorum?” Birçoğumuz dışarıda ararız; Siz beni sevmezseniz, işim olmazsa, param olmazsa mutluluğum ne olacak? Ruhsal olarak daha derinlere baktığımızda mutluluk kaynağı içimizdedir. İlk yapmam gereken şey sorumluluğu üzerime almak. Başkalarını suçlamamak… Suçlarsam, mutluluğumu kontrol eden karşımdakidir. Kendi mutlu olma gücümü başkasına veririm. Nasıl hissettiğim konusunda kendim sorumluyum. Etrafımda olan bitenlerden bağımsız olarak mutlu olabilirim. Düşünme şeklimiz nedeniyle bu kolay olmayabilir.

Mutluluklar çeşit çeşit: Mesela soda gazı gibi, gazlı mutluluk. Kabaran, şişen ve fışş diye sönen. Kısa süreli mutluluktur bu ve genelde deneyimlenen de bu. En güzel yemeği yediğimde, tatile gittiğimde mutlu hissediyorum ama bunlar bittiğinde mutluluğumu tekrar kaybediyorum ve o zaman onları daha çok istiyorum çünkü bağımlılık yaratıyor, bu geçici mutluluktur. Birçoğumuz bu şekildeki mutluluklara yatırım yaparız. Ruhun derinliklerinden gelen kendini iyi hissetme hali ise gerçek mutluluktur, yani kalıcı bir iyilik hali. Kalıcı iyilik haline nasıl ulaşabilirim o halde:

Mutluluğun hayatın her anında, her sahnesinde yaratılan küçük küçük hoşnutlukların toplamı olduğunu görüyorum ben. Yoksa mutluluk gökten zembille inmiyor. Ya da oturup mutluluğun size gelmesini, ertesi sabah mutlu uyanmayı bekleyemezsiniz. Mutluluk tesadüflere, hayatın bize getirdiği hoş sahnelere bağlı olmamalı, öyle değil mi? Yoksa sadece bir beklentiden ibaret olurdu.  Anbean kendimi hoşnut ve tatmin olmuş tutabilmek, kendimi gözlemleyerek ruhsal ihtiyaçlarımın, huzur, sevgi ve neşe niteliklerinin ortaya çıkmasını sağlamak, ruhumun hep tatmin olması demektir. Bu ruhsal kazanımlar hoşnutluğu ve dahası mutluluğu getirecektir bana.

Mutluluk için bir başka önemli temel, dürüstlükle yapılan eylem ve davranışlar. Kendi onurumuzu koruyacak şekilde hareket etmek, kendimize verdiğimiz bir değerin göstergesi çünkü. Kendimi onurlandıracak şekilde, düşünmek, konuşmak ve öyle davranmak. Kendi bütünlüğünü koruyan, kendi değerlerine sadık kalan ve kendisiyle barışık, içsel çatışmalarını bitirmiş olmak, sonucunda ödül olarak mutluluğu getirir.

Kendini mutlu ve esenlikli tutmayı bilen bir birey başkalarına da mutluluk verebilir, başkalarının mutluluğunu önemseyebilir. Mutluluk verebilmeyi bir ruhsal hizmet olarak üstlenebilir. Salt bu niyet bile, karşılık beklemeden yapılan bu tür bir hizmet, ilk önce bireyin kendisine mutluluk getirecektir. Mutluluk vermeye niyet edince, mutluluğu kendi bilincimizde yaratırız.

Nasıl para kazanabileceğimiz, yani geçimimizi sağlama konusunda eğitim alıyoruz. Ya ruhsal kazanç? Her birey nasıl mutlu olabileceği konusunda düşünmeli, bu bencillik değil, aksine hayatıma daha derin bir anlam katmaktır, mutluluğum kendimi başkalarının da hizmetine sunabilmenin yoludur.

Benimle İletişime Geç

Şu anda buralarda değilim. Ama bana bir e-posta gönderebilirsin, en kısa sürede size geri dönerim.