Neyi tekrar tekrar yapıyorsak, işte biz oyuz. Aristo
Düşüncelerine dikkat et sözlerin olur,
Sözlerine dikkat et, eylemlerin olur,
Eylemlerine dikkat et, alışkanlıkların olur,
Alışkanlıklarına dikkat et, karakterin olur,
Karakterine dikkat et, kaderin olur.
(Bu sözlerin Frank Ovlaw veya Mahatma Gandhi’ye mi ait olduğu tam olarak bilinemiyor!)
Geleneksel değişim yaklaşımında, değişim ihtiyacını bilişsel olarak anlamak, davranışı değiştirmek için niyet ve yeni bir davranış seçmek için bir öz-disiplin gereklidir. Kökleşmiş alışkanlıklarda bu işe yaramaz. İradenizi kullanmanız gerekir ki sorun da bu iradeyi ortaya çıkartmada yatmaktadır.
Ancak ümit var!
Alışkanlıklarımızı değiştirmek için kullanabileceğimiz bir başka yol onları tanımak üzere merak etmek ve onlara karşı çıkmak değil, onlarla dost olmakta yatıyor. Bunun için kullanabileceğimiz yöntem ÖZ-FARKINDALIKTIR. Alışkanlarımızın var olma nedeni, zamanında bize hizmet etmek üzere onları yaratmamız ve kullanmaya devam etmemizdir. Bize zarar vermeye başladıklarını bu nedenle fark edemeyiz. Ta ki bu alışkanlıkları ortaya çıkartan nedenleri merak etmeye başlayana kadar… Bu yaklaşım diğerinden nasıl farklıdır? Davranışı değiştirmede bir karşı çıkma ve dirençle karşılaşırız. Bu yaklaşımda ise, bu alışkanlığı anlamaya, onunla ilgili farkındalığımızı artırmayı ve genişletmeyi deniyoruz, karşı çıkmadan… Bu yolculukta bu davranış kalıbının ortaya çıkmasına neden olan kalıbın kendisini görüyoruz ve istersek onu yeni bir kalıpla/davranışla değiştirmeyi SEÇEBİLİRİZ.
Uygulayabileceğimiz yöntem şudur:
1.kendimizi izlemeye başlayarak kendimize ve belirli bir davranış kalıbına dair farkındalığımızı artırmak,
2.davranışımızı mümkün olabildiğince bağımsız bir şekilde izleme becerimizi artırmak
3.böylece o davranışın ortaya çıkma şeklini ve işaretlerini görmeye başlamak
4.kendimizi bu davranışla ilgili olarak kabul etmek, bunu eleştirmekten, kendimizi suçlamaktan vazgeçmek
5.mümkün olabildiğince kendimizin farkında kalıp izleyerek o alışkanlığın/davranışın ortaya çıkma esnasında onu değiştirebilecek seçim gücünü kullanabilmek. Her şey yaptığımız seçimlere bağlıdır. İyi seçimler, Öz-saygı ve Yüksek Enerji sağlar. Bunlar da giderek daha iyi seçimler yapmamızı sağlar.
Kendimizi ne kadar çok bağımsızca izleyebilirsek, o kadar yakından tanıyabilir ve kendimizi yeniden ve yeniden yaratma imkânına sahip olabiliriz. Dikkatimiz nereye yönelirse, enerjimiz oraya akar! Ve o gelişir!
Bir alışkanlık örneği verelim:
Diyelim ki;
Bunun için her gün kendimizi izliyoruz. Günün sonunda, kendimizle, düşünce, söz ve eylemlerimizle ilgili bir değerlendirme yaparken, çokça şikâyet ettiğimizi ve şikâyet etmenin bizde olumsuz hisler yarattığını da fark ettik. Şikâyet etme alışkanlığımızı tanımak üzere merak etmeye ve izlemeye başlayabiliriz.
Her gün DÜZENLİ olarak bu alışkanlığa yoğunlaşarak, alışkanlığın ortaya çıkışını izliyoruz. Kendimizi genelde birilerine şikâyet ettikten sonra yakalayabiliriz. “Ah, yine kendimi belirli bir konuda olumsuz konuşurken yakaladım!” Duygularımın da huzursuz ve hoşnutsuz duygular olduğunu görmeye başlayabilirim. Bu noktada bedenimdeki rahatsızlık veren duyguları da fark edebilirim. Olumsuz konuştuğumuzda gerildiğimize, kaslarımızın daha sıkıştığına dikkat etmeye başlayabiliriz.
BAĞIMSIZ GÖZLEMCİ olmaya devam eden ben bir süre sonra, bir sonraki seferinde kendimi tam da şikâyetimin ortasında ya da olumsuzluğumu ifade ederken yakalayabilirim. Yani, tam olarak şu anın içinde ne yaptığımın farkında olmaya başlayabildiğimi görürüm. Fakat önemli olan, kendimi bunun için suçlu hissetmemektir. Suçluluk duygusu bu dönüşüm sürecinde hiç işimize yaramaz.
FARKINDALIĞIM arttığında, kendimi daha şikâyet etmeye başlamadan da, ilk olumsuz duyguları hissetmeye başladığımda da yakalayabilirim. İçimde olumsuz bir enerjinin oluştuğunu bir radar gibi yakalarım: huzursuzluğumu, sabırsızlığımı, rahatsızlık hissimi, sıkıntımı, tatminsizliğimi yakalarım. Bu duygular söze dökülmeden, daha şikâyet oluşmadan bu duyguların ENERJİSİNİ DÖNÜŞTÜREBİLİRİM.
Dur, gözlemle, dönüştür… Şikâyet etmek yerine, kendi üzerime düşen sorumluluğun ne olduğunu kendime sorabilirim. Kendi sorumluluğumu aldığımda bu olumsuz enerjiyi kendimi daha iyi hissedebileceğim bir eylemi başlatma enerjisine dönüştürebilirim.
Her şey benim farkındalığımda ne olup bittiğiyle ilgilidir ve farkındalık her şeydir. Örneğin birisi benimle dalga geçiyorsa, bu durumdaki genel alışkanlığım karşımdakine öfkelenmek ve sonuçta kendimi kötü hissetmekse, bu alışkanlığımı izlemeye başlayarak bu konudaki algımı değiştirebilirim. Gücenmek, üzüntü almak yerine bu enerjiyi mizah kullanarak eğlenceye ve mutluluk enerjisine dönüştürebilirim.
Hırs ve inatçılık enerjisini ki hırs zarar verir, dengeli bir kararlılığa dönüştürebilirim.
Kendimle en iyi ilişkiyi geliştirebilmek için kendime sormam gereken sorular;
Her zaman kendime en yararlı olacak şekilde davranıyor muyum?
Kendi kendimin en iyi dostu muyum?
Kendime tam bir sevgi ve saygıyla davranıyor muyum?
Bütün bu anlattıklarımızı nörobilim de desteklemektedir. Alışkanlıklar beyindeki nöronların kendilerine yeni patikalar yaratmaları ve sürekli o patikaları kullanmalarıdır. Nörobilim beynin nöroplastisite özelliğini de keşfetmiştir. Basit olarak bu beyninizin hayat boyu değişebilme yeteneğidir. Beynimize değişebilmesi ve yeni nöron yolları yaratması için yardımcıda olabiliriz. Bunun için Dr.Daniel Siegel 5 anahtardan bahsediyor:
1.Egzersiz
Egzersiz kan akışını ve oksijen seviyelerini artırıyor, böylece nöronlar büyüyor ve beyindeki beyaz ve gri maddelerin hacmi de artıyor.
2.Uyku
Sağlıklı bir yetişkin 7-9 saat arası uykuya ihtiyaç duyar. Uyku sırasında beyin öğrenmeyi bütünleştirme fırsatı bulur ve bilgilerini tarayarak neyin gerekli olduğu ve olmadığına karar verir.
3.Yiyecek
Yeni nöron yolları yaratmak için beynin Omega-3 ve vitaminlere ihtiyacı vardır. Nöron gelişimini engelleyen yapay tatlandırıcılar, mısır şurubu, alkol ve bazı tahıllardan uzak durmak elzemdir. Hindistan cevizi yağı, B vitaminlerinin beynin nöron inşasına yardımcı olduğu bazı araştırmaların bulguları arasındadır.
4.Yenilikler
Yeni deneyimler yeni nöron bağlantıları yaratır. Bir şeyin nasıl yapılacağını bilmiyorsak, yeni bağlantıların oluşması gerekir. Fayda sağlayabilmek için, bu tür deneyimlerin artması gereklidir.
5. Odaklanma ve Dikkat
Odaklanma ve dikkat, meditasyon yeni nöron bağlantıları yaratmakla görevli olan nöron taşıyıcılarının sayısını artırır. Bazı araştırmalar meditasyonun beynin gri madde yoğunluğundaki farklılıklarla bağlantılı olduğunu göstermiştir.
Son söz: Ve daha sonra değil, ŞİMDİ, ilk adımı atma ve kendini dönüştürme zamanıdır. ŞİMDİ DEĞİLSE, NE ZAMAN!